Kadın düşmanlığı kışkırtılırken Ayfer Orak’ların sayısı da artacak



İstanbul Sultangazi’de evine giden 34 yaşındaki Ayfer Orak, kendisini takip eden ve tekbir getiren 57 yaşındaki Abdullah Körük tarafından sırtından 3 kez bıçaklandı. Orak hayati tehlikesi sürerken, saldırgan vatandaşlar tarafından yakalandı. Tekbir getirerek saldıran Körük, “Neden bıçakladım hatırlamıyorum” dedi. Bu örneklere daha sık rastlayacağımız günlerdeyiz. Kadın katillerinin, düşmanlarının her açıdan cesaret bulduğu, dahası “makbul olmayan” …


İstanbul Sultangazi’de evine giden 34 yaşındaki Ayfer Orak, kendisini takip eden ve tekbir getiren 57 yaşındaki Abdullah Körük tarafından sırtından 3 kez bıçaklandı. Orak hayati tehlikesi sürerken, saldırgan vatandaşlar tarafından yakalandı. Tekbir getirerek saldıran Körük, “Neden bıçakladım hatırlamıyorum” dedi.

Bu örneklere daha sık rastlayacağımız günlerdeyiz. Kadın katillerinin, düşmanlarının her açıdan cesaret bulduğu, dahası “makbul olmayan” kadınlara saldırı düzenleme görevi çıkarabilecekleri bir atmosfer var.

AKP’li Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan’ın bir geceyarısı kararnamesiyle İstanbul Sözleşmesi’ni tek taraflı olarak feshetmesine en son Danıştay kararıyla hukuki bir kılıf geçirildi. Kararnamenin iptali için yapılan başvurular onca mizansen duruşmanın ardından reddedildi. Bu arada iktidarın ideolojik-siyasi uzantıları tarafından 6284 ve CEDAW hedefe çakıldı. Erdoğan’ın bağlayıcılığı olan tüm uluslararası sözleşmelerden bir imzayla çekilmesine hukuki kılıf giydirilen Danıştay kararının ardından zaten uygulanmayan ama kadın düşmanları açısından psikolojik bir eşik oluşturan CEDAW’dan ya da başka bir sözleşmeden çekilmek de an meselesi haline geldi.

Kadın düşmanlığında kılıf ihtiyacı bile duyulmuyor

Bu gelişmelere iktidarın ideolojik aygıtlarından Diyanet cephesinden gelen ve şimdilik “münferit” olup gelecekte çoğalacağı anlaşılan açıklamalar eklendi. Dinci-gerici partiler ve cemaatler-tarikatlar zaten kadın düşmanlığını çizgileştirip iktidar üzerinde de siyasi bir basınç oluşturmuşken, halkın vergileriyle maaş alan Diyanet’e bağlı imamlar da bu koruyu pekiştirme rolüyle sahneye atladı.

Ankara Melike Hatun Camii imamı olarak bilinen Halil Konakçı’nın sosyal medyadan paylaştığı videosu bu açıdan son derece manidardır. Daha önce alenen hilafet isteyen ve kadını cinsel bir obje, kendi deyimiyle “et parçası” olarak gördüğünü gizlemeyen bu gerici, “Bak sokaklar ne hale geldi! Kasap dükkanı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık” dedi.

Kadın erkek eşitliğinin olamayacağının ayetlerle de dile getirildiğini söyleyen, kadının çalışamayacağını, eve bakma yükümlülüğünün erkekte olduğunu belirten Konakçı’nın “çalışan, çarşaf giymeyen, kısacası makbul olmayan kadını öldürün” manasına gelen o konuşması şöyleydi:

“Büyükleri adam edebilirsek gençlerin adam olması kolay. Sen bir baba olarak evinin dinini, diyanetini sağlamakla mükellefsin. Ayet var; erkekler kadınlardan üstündür. Hani kadın-erkek eşitliği diyorlar ya bu tamamen yalan. Çünkü Allah Kuran’da diyor ki; erkekler kadınlardan üstündür. Bunu söyleyeceğim ya ben, yayınlayacağız bunu. Bak şimdi neler olacak bak. Kadınlarla erkekler ahirette eşittir. İbadette eşitiz. İbadette bile eşit değiliz. Kadına cihat farz değil, savaş farz değil. Bana farz. Canını tehlikeye atacaksın. Dinini anlatacaksın. Kadına farz değil bana farz. 

“Her yerde kadın istihdamı var, daha cazip çünkü”

Helal rızık mükellefiyeti yok kadının. O sizin göreviniz, adamların görevi. Ama her yerde kadın istihdamı var, daha cazip çünkü. Araba fuarı var. Mini etekli, kadın var. Araba lastiği fuarında kadın var. Kadınların şu dönem gibi suistimal edildiği bir cahiliye dönemi bile olmadı. Bunu özgürlük zannediyorlar. Özgürlük diye anlattılar. Bizim garibanlar da inanıyorlar. Rızık sizin göreviniz. Kadına bir adam pavyonculuktan para kazansa, haramdan para kazansa, içkiden uyuşturucudan para kazansa, eve getirse kadının mesuliyeti yok. Yer ve hesap sorulmaz. Bak eşit değiliz görüyor musun. Bizim üstünlüğümüz bu işte hizmetimiz üstün. O evin helal rızkını ben yapmak zorundayım kadın değil.”

“Ya hiç mi kıskanmıyorsun lan?”

“Namazını kıldırt hanımına, başını örttür. Bak sokaklar ne hale geldi! Kasap dükkanı gibi. Et görmekten içimiz dışımıza çıkıyor artık. 100 yıl önce dedelerimizin yatak odasında göremediği kıyafetleri biz çarşıda pazarda plajda görüyoruz. Neden? Bu kadınların başında yok mu adamları abileri babaları kocaları? Geçtim helali haramı hadi buna inanmıyorsun. Tamam ateistsin, imanın zayıf… Ya hiç mi kıskanmıyorsun lan? Kızın, karın öyle sokağa çıkarken, video paylaşırken hiç mi vicdanın sızlamıyor? Benim aklım bu işi almıyor. Allah sonumuzu hayretsin.”

İmam çalışan, açık giyinen kadınları hedefe çakıp, erkekleri göreve çağırırsa…

Kısacası Ankara Melike Hatun Camii imamı olarak bilinen Halil Konakçı erkekleri çalışan, açık giyinen kadınlara karşı göreve çağırdığı ve hakkında şimdiye kadar bir soruşturma vs. açılmadığı bu koşullarda İstanbul Sultangazi’dekine benzer kadın düşmanlığı örnekleri de daha sık yaşanacaktır. Abdullah Körük gibi tekbir getiren erkekler, akşam saatlerinde sokakta olmayı bile kadın için haram görüp saldırma gerekçesi yapabileceklerdir. Açık giymesi de gerekmez! Çalışması, istediği zaman sokağa çıkması “katli vacip” kategorisinde görülmesi için yetecektir.

O açında da Sultangazi’da sırtından 3 kere bıçaklanan Ayfer Orak’ların çoğalacağı günler bunlar…

 

 

Ayrıca Kontrol Et

İsviçre’de ‘Ecevit Piroğlu’nu Serbest Bırak’ Eylemi

İsviçre’nin Zürih kentinde Sırbistan’a “Ecevit Piroğlu’nu serbest bırak, bu hukuksuzluğa son ver” çağrısı yapıldı