6 Şubat’ta yaşanan depremin vahim sonuçlara ulaşmasında sorumluluğu olan devlet ve kurumları depremzedelere hâlâ hiçbir olanak ve imkan sunmamakla onları daha derin travmatik sorunlarla yüz yüze bırakmaya devam ediyor. Ankara Mamak’a gelen depremzedeler bu yalnız bırakılmaya karşı devrimcilerin, halkın ve STK’ların dayanışmasıyla umutsuzluğun içinden umut büyütüyorlar.
Bizler yan yana olmaya, dayanışmayı büyütmeye ve depremzedelerin sesi olmaya devam edeceğiz.
Alınteri: Siz nereden geldiniz?
Birinci kadın: Hatay / İskenderun
Alınteri: Ne yaşadınız orada?
Birinci kadın: Yağmurun altında saatlerce bekledik. Sonra Cemevi’ne sığındık, resmen sığındık yani oraya. Suriyelisi de vardı Sünnisi de Alevisi de… Hepimiz bir sobanın başında saatlerce oturduk, gün ışıyana kadar. Gün ışıdıktan sonra enkazları gördük. O kadar kötü olduğunu düşünmemiştik hiç. Ama enkazları gördükten sonra… İnsanlar bağırıyor “kurtarın” diye. Elimizden hiçbir şey gelmiyor, kurtaramıyoruz. Akrabalarımız enkaz altında bağırıyorlar. Ama elimizden bir şey gelmiyor. Ne bir kepçe var ne kepçeyi kullanacak insan var. İnsanlar kendi gücüyle bir şeyler yapmaya çalıştı sürekli. Ne su ne yardım hiçbir şey yoktu. 4 gün boyunca biz o şekilde bekledik.
3. gün yeğenimiz bağırdı “kurtarın” diye… “Canım acıyor” diye bas bas bağırdı. 10 yaşındaydı. Bekledik sadece. Bir şey yapamıyoruz ki. “Hakkını helal et” diyor, neyini helal edicem. Kolay şeyler yaşamadık biz orada.
Alınteri: Dün Erdoğan temel attı orada?
Birinci kadın: Dağın tepesinde… Ev yapacağı yer dağın tepesi. Merkeze inmek için bir araba değiştirmek zorundasın orada. Hastane yapıyor dağın tepesine. Yakın bir yer değil ki. İşte Samandağ’dan arkadaşlar var. Onlar daha kötü şeyler yaşadı. Resmen bizi ölüme terk ettiler.
İkinci kadın: Tamam Hatay’ın bazı bölgeleri aynı durumda değildi. Ama Samandağ resmen ölüme terk edildi.
Alınteri: Nasıl değerlendiriyorsunuz bu durumu? Devletin bu tutumunu nasıl değerlendiriyorsunuz ?
Birinci kadın: Dışlanmışız.
İkinci kadın: Evet, aynen. Resmen dışlanmış o bölge. Hiçe sayılmış. Ya da oraya farklı bir garezi mi var artık ya da farklı şeylerle mi alakalı ?
Alınteri: Dayanışmayı kim sağladı oralarda?
İki kadın da aynı anda: Halk
İkinci kadın: Köylerde gençler de toplandı. “Biz çıkaralım enkazdan yakınlarımızı” dediler. “Yok durun, dokunmayacaksınız AFAD gelmeden” dediler. Nerede AFAD?!. AFAD 3 gün boyunca yok! İnsanlar öldükten sonra mı gelecek? Ki, öldüler zaten. Anlatılamaz, kesinlikle anlatılamaz. Ne kadar anlatsak, az yani.
Birinci kadın: Yaşadık orada, yaşadık bunları. Ama hiçbir şey yapamadık. Bekledik sadece.
İkinci kadın: Şu ana kadar Samandağ bölgesinde insanlar çadır bile temin edememiş.
Alınteri: Buraya gelme kararını nasıl aldınız peki?
İkinci kadın: Buraya gelmek zorunda kaldık. Çünkü naylonun altında, serada 15-20 gün kaldık. Ne banyo yapabiliyorsunuz ne lavabo ne bir şey… Oradaki şartlar çok kötüydü, mecbur kaldık. Çocuklarımız için en azından… Biz bir şekilde gene katlanırdık. Ama çocuklar işte…
Alınteri: Buraya gelince nelerle karşılaştınız?
İkinci kadın: Burada bazı arkadaşlarımız, emekli öğretmenler, hayırsever bir sürü arkadaşımız oldu, yardımcı oldular. Çok sağolsunlar. Yani çok iyi karşılandık kesinlikle.
Alınteri: Burada yardım için devlet kurumlarına gittiniz mi ? Nelerle karşılaştınız ?
İkinci kadın: Gittik. Ama çoğu yerden boş döndük. Çok ileri geri konuşmak istemiyorum ama…
Birinci kadın: Ben Mamak Belediyesi’ne, kaymakamlığına gittim. Onlar bizi birkaç yere yönlendirdiler. Gittiğimizde de zaten bir şey kalmamıştı. 10 gün sonra mı gelmiştik?
Erkek: Evet, 10 gün sonra. Ama bu süreçte hiçbir şey kalmamıştı.
Birinci kadın: Erzak yardımı geldi, gelmedi diyemem. Sağolsunlar, ilgilendiler de. Ama biz orada hiçbir şekilde bir şey görmedik. Bir süre sonra geldi. O TIR’ları bazı okullara, depolara indirdiler. Siz onları oralara indireceğinize, herkesin özel aracı yok. Köylere götürselerdi, dağıtsalardı. İnsanlar, çocuklar aç, çıplak, çorapsız, ayakkabısız. Dağıtsınlar, niye durduruyorsunuz siz TIR’ları oralarda.
Erkek: Biz o konuda biraz şanslıydık. Yardım TIR’ları direkt Cemevi’ne geldi. Sıra bekledik. Herkes oradan aldı.
Birinci kadın: Ben kendi bölgemiz için konuşuyorum.
Alınteri: AFAD TIR’ları mıydı onlar?
Birinci kadın: Yok AFAD değil.
Erkek: İkinci günden itibaren başladı yardım aslında. Kamyonlar boşalırken insanlar sıra bekliyorlardı.
İkinci kadın: Ne AFAD’tan ne Kızılay’dan hiçbir şey görmedik. Kısacası yardım devletten değil, hayırseverlerden geldi. Hatta çadırlar bazı derneklerden gönderildiği zaman orada durduruldu, erzaklarına el koydular. Bizzat biliyorum, gördüm. Çoğu insanın çadırlara ihtiyacı varken siz o çadırları nasıl kırarsınız? Şu an konuşurken bile tüylerim diken diken oluyor inanın. Su bile yoktu. Ne bir gaz vardı, tüp vardı.
Birinci kadın: Orada doğa yürüyüşçüleri vardı. Kendi çadırlarını kurdular Cemevi’nin karşısındaki boş yere. Onları bile kaldırttılar. Kendi çadırlarını kurdukları halde. Söylenecek çok söz var ama tıkanıyorsun. Şurada düğümleniyor. Başka bir şey yapamıyorum. Acımız büyük, gerçekten acımız büyük. Yirmi iki kişiyi kaybettim akrabalarımdan. Bunlar yakın akrabalarım, uzak akrabalarım da değil. Göz göre göre onların ölümünü izledik. Bir şey yapamadık ki.
İkinci kadın: Çadırları buradan bizzat kadın dernekleri gönderdi. AFAD el koydu, o çadırları kırdı, el koydu. Niye kırıyorsun, milletin o kadar ihtiyacı varken ya. Hem vermiyorsun hem kırıyorsun. Bu ne demektir? Düşmanlık mı, dini ayrım mı nedir bilmiyorum.
Alınteri: Neyin ayrımı?
İkinci kadın: Biz orada kardeşçe yaşıyorduk.
Birinci kadın: Biz Hatay’da Ermenisi, Kürdü, Hristiyanı, Alevisi, Sünnisi bir arada yaşıyorduk. Hepimiz biriz. Siz oraya Antakya’ya gittiğinizde bir Ermeni köyü var. Vakıflı köyü. Oraya bir gidin, o insanlar sizi nasıl karşılıyorlar görün. Bunlar Ermeni, Türk de değil. Sen Alevisin, sen Türksün, demiyorlar.
İkinci kadın: Birbirimizden alışveriş de yapıyoruz. Antakya, Samandağ burası belli. Kardeşçe yaşıyorlar. Başka yerlerde nasıl bilmiyorum. Ama herkes Hatay’ı da biliyor. Adı üzerinde medeniyetler şehri. İki tane kilise var, cami var kilise var. İbadethane kabul edilmiyor ama Cemevimiz var…
Alınteri: Bu söyleşi Mamak’ta ADDP’nin depremzedelerin haklarıyla ilgili toplantı öncesinde yapıldı. Toplantıya katılmak üzere acele ettiğimiz için söyleşiyi kesmek zorunda kaldık.Bizler yan yana olmaya dayanışmayı büyütmeye ve depremzedelerin sesi olmaya devam edeceğiz.