Eğitim Sen’den YÖK’ün “hibrit eğitim” kararına tepki: Ciddiyetsiz, plansız, kabul edilemez!



YÖK, 30 Mart’ta yaptığı açıklamada, üniversitelerde devam zorunluluğu aranmadan hem uzaktan eğitim hem de yüz yüze eğitim yapılacağını duyurdu. Eğitim ve öğretime dair tüm hazırlıkların üç gün içerisinde tamamlanacağını belirtti. Eğitim Sen, YÖK’ün bahar dönemine dair aldığı bu karara “Ciddiyetsiz, plansız ve kabul edilemezdir!” şeklinde tepki gösterdi


6 Şubat Maraş merkezli depremlerin ardından 11 kentte milyonlarla ifade edilecek sayıda insan bir anda evsiz kalmıştı. Büyük bir travmadan çıkan bu insanlar için her konuda olduğu gibi barınma sorununun çözümü konusunda da günübirlik ve siyasi hesaplarla aklına ilk geleni yapmıştı. Bunlardan biri de onca sosyal tesis, boş konut, devlet misafirhanesi, vakıf ve cemaatlere tahsis edilen mekan varken “yurtları açacağım” demek olmuştu. Bir anda alınan kararla üniversiteler uzaktan eğitime geçirilmiş, öğrenciler apar topar yurtlardan çıkarılmıştı. Öğrenci gençliği toplumsal gelişmelerin dışında tutmanın da hedeflendiği bu kararla üniversiteler kapatılmıştı. Oysa ne yurtların kapasitesi depremzedelerin konut sorununu çözecek bir nitelikteydi ne yapısı buna elverişliydi ne de birçok kentte yurtlar bunun için kullanıma açılmıştı.

Şimdi aradan yaklaşık 2 ay geçmişken Yükseköğretim Kurulu (YÖK) 30 Mart tarihli açıklamasında üniversitelerde devam zorunluluğu aranmadan hem uzaktan eğitim hem de yüz yüze eğitim yapılacağını duyurdu. Eğitim ve öğretime dair tüm hazırlıkların üç gün içerisinde tamamlanacağını iddia eden YÖK, 3 Nisan 2023 tarihinde eğitime başlanacağını belirtti.

Kamu Emekçileri Sendikaları Konfederasyonu’na (KESK) bağlı Eğitim ve Bilim Emekçileri Sendikası (Eğitim Sen), YÖK Başkanı Erol Özvar tarafından yapılan 3 Nisan itibarıyla üniversitelerde hibrit eğitime geçilmesi kararının ciddiyetsiz, plansız ve kabul edilemez olduğunu söyledi.

Eğitim Sen açıklamasında eğitimin gelinen noktada fiilen ortadan kaldırıldığı, bu kararın bunun tescili olduğunu, eğitim emekçileri açısından ise çok daha büyük bir iş yükü anlamına geleceği belirtildi.

Açıklamanın tamamı şöyle:

Öğrenciler olmasa, gençler evlerinde otursa ve yerleşkeler boş kalsa üniversiteleri ne de güzel yönetirdik!” diyen bir yönetim anlayışı ile karşı karşıyayız. Bu savımızı doğrulayan kanıtlar 30 Mart tarihinde YÖK tarafından yapılan açıklamayla açıkça ortaya çıkmıştır. YÖK açıklamasında üniversitelerde devam zorunluluğu aranmadan hem uzaktan eğitim hem de yüz yüze eğitim yapılacağını duyurmuş, eğitim ve öğretime dair tüm hazırlıkların üç gün içerisinde tamamlanacağı öngörüsüzlüğü ile 3 Nisan 2023 tarihinde eğitime başlanacağını belirtmiştir.

6 Şubat’ta yaşadığımız depremlerin faciaya dönüşmesine yol açanlar, depremden etkilenenler için KYK yurtlarını boşaltmış, uzaktan eğitim kararı almış ve üniversiteleri sessizliğe mahkûm etmiştir. YÖK’ün deprem sonrasında aldığı kararların sağlam gerekçelerden yoksun olduğu bugün çok daha iyi anlaşılmaktadır. Bir yandan depremden etkilenen yurttaşların kullanımına açılabilecek çok sayıda sosyal tesis, otel, konut varken ilk tercihin KYK yurtları olması bilinçli ve siyasi bir tercihtir. Diğer yandan pek çok kentte KYK yurtlarının boş olduğu da anımsandığında, alınan kararların güncel gelişmeleri de dikkate almadığı açıkça görülmektedir.

Eğitim Sen üniversitelerde kamusal, bilimsel, laik ve demokratik bir eğitimin hangi koşullarda gerçekleştirebileceğini açıkça ifade etmekte ve kamuoyunu bilgilendirmeye devam etmektedir. Uzaktan eğitim, yüz yüze eğitimin yerini tutamaz. Eğitim hakkının yaşam bulabilmesinin temel koşulu yüz yüze eğitimin yapılmasıdır. Üniversiteler sadece bilimsel eğitim ve öğretimin yapıldığı mekânlar değil, aynı zamanda öğrencilerin sosyalleşme alanı ve bu sosyalleşmenin de bir öğrenme alanı olarak tarif edildiği yerlerdir.

Son yıllarda üniversitelerdeki eğitim ve araştırma etkinliklerinin durumunu YÖK’e hatırlatmak gerekmektedir. YÖK’ün aldığı bu kararlarla COVID-19 pandemisi dönemi de düşünüldüğünde çok sayıda öğrenci üniversite hayatı yaşamadan mezun olacaktır. Akademik özgürlüğün ortadan kaldırılması ve güvencesizlik kıskacı altında üniversiteler yaygın ve derin bir suskunluk sarmalının içine itilmiştir. Üniversite bileşenlerinin kararlara dâhil olamadığı demokratik olmayan karar süreçlerinin sonucunda, üniversite bileşenlerinin iradesi yok sayılmakta, kararlar siyasi iktidarın siyasi çıkar hesaplarına göre alınmaktadır. Ayrıca birçok üniversitenin birçok dersliğinde internet alt yapısı dahi bulunmamaktadır.

Bu kararlar bir yandan üniversite gençliğinin eğitim hakkını engellerken bir yandan da öğretim elemanlarının emek sürecini olumsuz biçimde etkileyecektir. Yüz yüze yapılan dersin, ayrıca uzaktan eğitim sistemine dâhil edilecek olması öğretim elemanlarının iş yükünü iki kat arttıracak, araştırma ve akademik faaliyet sorumlulukları engellenecektir. Bu nedenlerle ‘Hem yüz yüze hem de uzaktan eğitim yapacağız, bunu da 3 gün içerisinde başlatacağız.’ diyen YÖK’ün söz konusu kararı, ciddiyetsiz, plansız ve kabul edilemezdir. Uzaktan eğitimde ısrarcı olmak bu gerçekleri yok saymak anlamına gelmektedir.

Kimsenin üniversitelerin ve eğitim hakkının içini boşaltma yetkisi yoktur! Eğitim Sen olarak, ilk günden itibaren söylediğimiz üzere sendikaların, belediyelerin, demokratik kitle örgütlerinin ve üniversite bileşenlerinin katılımıyla kapsamlı bir planlama yapılarak belirsizliklerin önüne geçilmesi, yaralarımızın hızla sarılması ve yüz yüze eğitime başlanması mümkündür. İhtiyacımız olan ise bunu yapacak irade, ciddiyet ve planlamadır!”

 

Ayrıca Kontrol Et

Trendyol depo işçilerinin üzerine bu sefer de araç sürüldü!

Direnişlerinin 24. gününde Maslak’ta Trendyol Genel Merkezi önünden işkence yapılarak gözaltına alınan DGD-Sen ve PTT-Sen üyesi işçilerin üzerine bugün de servis aracı sürüldü