Kalıplara sıkışma, politik düzenle hesaplaş!



Sadece zenginliğin değil paranın, gösterişin, güzelliğin, insan zihnine ve algısına yerleştirilmiş kalıpların insanı bir tutsak gibi ele geçirdiği zaman dilimindeyiz.


Suphi Kemal

Ülkede tek bir tip insan profili çizilip toplumda egemen kılınmaya çalışılıyor. “Eli yüzü düzgün”, ekonomik sosyal yaşamda belli bir mevki makam sahibi olan ve kanıksanmış bir biçimde davranan uyumlu sosyo psikokişilik olarak tek tip forma sıkıştırılmış insan tipi…

Üstün ve güçlü insan, bu algı üstünden kendini diğerlerinden ayırıp ayrıcalıklı bir statü ve mevkiye sahip oluyor. Toplum tarafından değer görüyor, toplumun bütün bireyleri ve fertleri de kendi algısını ve bakışını buna göre konumlandırıyor.

Ötekiler, ötekileri ötekileştiriyor. Üst sınıfların kültürü, ideopolitik değerleri alt sınıfların bilincini şekillendiriyor. Bir avuç insan ve onların maddi koşullarının fetişizmi üstünden kurgulanmış bir yaşam formu. Sadece zenginliğin değil paranın, gösterişin, güzelliğin, insan zihnine ve algısına yerleştirilmiş  kalıpların insanı bir tutsak gibi ele geçirdiği zaman dilimindeyiz.

Önyargı ve ötekileştirmenin egemen olduğu, sürekli üretilen üstün, güçlü ve sağlıklı bir insan formu, bütün toplum bileşenlerini öteki haline getiriyor, ötekiler diğerlerini ötekileştiriyor ve bu zincir uzayıp gidiyor.

Şükürler olsun ki toplum normlarına uyum gösteriyorum, topal değilim, görüyorum, işitiyorum, konuşabiliyorum, dört işlemi de yapabiliyorum, deli de değilim. Diğer bireylere bakıyorum, bazıları “düşkün, sağlıksız, zavallı insanlar.” Ne kadar farklı ve tuhaf bir insan çeşitliliği, makina gibi işleyen bir dişlinin parçasıyım ne mutlu bana!.. Bireyler artık, politik rejimle hesaplaşmak yerine birbirlerine bakıp iyi ve  sağlıklı olduklarını düşünüp rahatlıyorlar, o aptal, o ruh hastası, o çalışmıyor, kimseye kendine ve topluma faydası yok… Evet, ben farklıyım, üstünüm ve sınıf atlamanın koşullarını biriktiriyorum ötekileştirilenlere ya da ezilenlere kanıksatılan bir dünyada… Toplumsal kabul gören bu anlayış, dünyaya kravatın ve çek defterinin içinden bakarken farklı olan, farklı kişiliğe ve yeti farklılıklarına, nöroçeşitliliğe sahip olan insanlar yok sayılıyor, küçümseniyorlar.

Kimsenin kimseyi anlamaya çalışmadığı, herkesin herkesi küçümsediği, birbirleri üzerinden saygınlık ve statü devşirilmeye çalışılan toplumsal bireyler ve ilişkiler ağı kuruluyor.

Kendimizce eksik gördüğümüz, farklı gördüğümüz insanlar için sürekli bir kalıp çizmeye çalıştığımız çemberi yaralım (hangi pencereden bakarsak bakalım, hayatın içinde olan, tutunmaya çalışan insanlar farklı görülecektir), birbirimize saygı göstererek ve birbirimizi anlamaya çalışarak, herkesin farklı bir yetisinin, yeti farklılığının hayatla kurduğu zengin ve zayıf biçimleri, anlamaya çalışarak hayatın doğal akışına oturtalım.

Toplumla ilişkisi zayıf, naif, ruh hastası, nöroçeşitliliğe sahip, fiziksel yeti farklılıkları olan insanları bireysel bakış açımızla ötekileştirmeden bir yaşam biçimi oluşturabileceğimizi de bilince çıkartalım. Herkes herkes gibi olamaz, herkes herkesten farklı olabilir, herbirimizin dünyaya bakışı ve kavrayışı, birbirimizden mutlaka farklıdır. İnsan tamamlanmamış bir varlıktır, sürekli tamamlanmaya çalışır. Bunu yaparken karşısında sadece toplumsal sistemi ve kalıpları değil bireyi de bulur.

İnsanların samimi ve dürüst olması, kendine biçilen kalıpların dışına çıkabilmesi, kimseyi aşağılamadan, kendini de yüceltmeden, insani ilişkiler geliştirmesi gerekir.

Ötekileştirilen, yadsınıp, yok sayılmaya çalışılan, belli bir kalıba sıkıştırılan insanın içinde üretilen samimiyetsizlik ve ikiyüzlülük, insanlığın ve toplumun çürümesini daha da hızlandırıyor

Anlamak, ötekileştirmemek, yok saymamak yaşamın temelidir hepimiz için…

Ayrıca Kontrol Et

İnşaat işçileri gözaltında, sendikalardan çağrı…

Üyelerinin haklarını gasbeden Limak ve FK’ye karşı yapılan eylemde üye ve yöneticileri gözaltına alınan İnşaat-İş ve Dev Yapı-İş, yarın saat 13:00’te aynı yerde gerçekleştirilecek basın açıklamasına katılım çağrısında bulundu